Üstadın sözleri ile,
------
elli yıl önce evliliğin, toplum baskısından kaçış olduğunu artık herkes kabul
ediyor. ergenlik dönemlerine girmiş erkek ve kızların ortalıkta dolaşıp toplumun
namusuna yönelik tehlike arz etmemesi için yine toplumun uygun gördüğü bir
çözümmüş evlilik. birbirini ilk defa gören iki insanın arasında nasıl bir aşk
söz konusu olabilir ki ikinci buluşmaları evlilik bağı altında zifaf odasında
gerçekleşsin? kadınların eşitlik, özgürlük diye yakınmalarına sebep olan
sorunlardan biri bu değil miydi? tarihin, olayları gerçekleştiği dönemin
özelliklerine göre değerlendirme kuralı gereği, bu gün o evliliklerde bir suçlu
da bulamıyorsunuz. ne o kızla evlenmeyi kabul eden damat, ne aileler, ne toplum
o şartlar altında suçlu olamıyor. ama ortada kurban edilmiş masum bir kadın
olduğu ortada. bu günse, kadınların o kabuklaşmış “masum” görüntülerini siper
gibi kullanarak ihanetlere, yalanlara, dolanlara başvurduklarını inkar edebilir
misiniz? erkekler de elbette kör değiller ve tüm bunları görüyorlar dolayısıyla
iki cinsin birbirine güveni gittikçe yok oluyor. aşık olmanın, saflık olarak
tanımlandığı bir dönemi yaşıyoruz ama sonsuza kadar sürmeyecektir çünkü böyle
giderse insanlık paranoyaların altında ezilip hasta bir toplum olarak birbirini
yok edecektir ki insan iradesi tehlikeyi görüp önlem almaya şartlanmıştır ve
buna izin vermeyecektir. sonunda bu akıl almazlığı artık kaldıramayıp 68’lerin
çiçek çocukları gibi isyan edecek bir nesil ortaya çıkacak ve iki cins arasında
yeni bir denge kurulacaktır. ama biz bu kargaşayı, kavgayı, diş geçirmeyi,
güvensizliği, ihanetleri, yalanı yaşayan nesil olacağız gibi görünüyor, ne yazık
ki.
------
Cem Şancı
cem şancı; kezbanların düşmanı korkulu rüyası. belki de ipliklerini pazar çıkarma konusunda öncü olmuş bi lider. yine de görüyorum ki oldukça ılımlı bir yaklaşım sergilemiş.
YanıtlaSilbiz arada kalmış nesil, modern ya da geleneksel olmayı başaramamış, teknoloji ve ilkellik arasında sıkışmış şanssız bir nesil olarak en kötü dönemin en kötü şartlarında ilişkiler yaşıyoruz yahut yaşamıyor sadece dışardan izliyoruz 'doğru insanı' bekleyerek.
aslında içsel olarak biliyoruz ki, o doğru insan bizi bulmayacak. yaut buna şartlandık. inanmaya mecalimiz yok. işte bu varış noktasında tek emelimiz, insanların bi nebze olsun farkındalıklarını arttırarak düzelmeye davet etmek. çünkü aslında hepimizin ortak korkusu yalnızlık ve aşka doymadan ölecek olmak. biz aşkı parayla, güçle ölçenlerden değil de gerçekten ruhundaki fırtınalarla aşkı yaşayanlardan olmayı arzu ederek bu toplumda gerçekten ütopik arzular içerisinde miyiz? işte bunun cevabı burada işlenen toplumsal konularda saklı...
_devrim_
Entropiyi alevlendirecek ateşe sahibiz sevgili Cem Şancı, FEUER FREI!
YanıtlaSilCem Şancı, sadece bir kelimeyle, 'kezban' kelimesiyle, sosyo-psikolojik bir devrim başlattı. 'kezban nihilizmi'ni teşhis ettiği için bile binlerce kez teşekkür etsek azdır.
YanıtlaSilTeşhisi yaptık, tedavi de edeceğiz. Varsın biz harcanan nesil olalım, buna değer. Kaybedecek bir şeyimiz yok, çünkü kezban gibi 'kendini kadın zanneden' bir kadın tipinin yetişmiş olması zaten kaybetmiş olmak demek, hem erkek için hem kadın için. Oysa kazanacak çok şeyimiz var: en başta samimiyet.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAllah Razı Olsun Cem Abi
YanıtlaSil