Kezbanlarla evlilik :)
evlilik kararı verildikten sonra erkek, anası tarafından manipule edilen kızın istekleri doğrultusunda herşeyin en güzelini alma ve aldırma yolunda bir yarışa sürüklenir, bundan kasıt genellikle, onun var benim neden yok mantığıdır veya komşulara, tanıdık eşe dosta sükse yapmak, caka satmak, "kız veriyoz kolay mı sandın?" bilincidir, erkek borç harç tüm bu yüzlerce anlamsız aktivitelere ( davulcu kiralama, tanımadığın insanlara "ana baba" deme, herkese bahşiş verme, kına gecesi atraksiyonları ) katlanır. aslında eskilerde nikah denilen olgu, insanları bir araya toplayıp "bakın biz artık evleniyoruz, bu benim karım, ben de kocasıyım, böyle biline" demekti, bir sürü şaklabanlığı toplum sonradan uydurmuştur. az çok herkes bu işlerin ne kadar meşakatli olduğunu biliyor, evlilik baya bir maddi külfet ile sonlanır, herkes dört duvarın içine tekrar geri döner, atılan havai fişekler yanınıza kar kalır.
evliliğin ilk üç yılı, toplumun ve çevredekilerin gazı ve pompalamaları ile şişer, toplum içindeki sözde sosyal statünüz yükselmiştir, misafirliğe evli arkadaşlara gidilir, hafta sonları yapılması gerekenler yapılır, iki tarafın tanınmayan akrabalarını çekmek zorunda kalınır, aileler arasında ufaktan sidik yarışı başlar. unutmamak gerekir ki, yaşanan tüm olaylar genellikle erkeğe bağlanır, erkek maddi manevi bir çok fedakarlık yaparak yuva kurmuştur ama, istekler ve arzular bir türlü bitmek bilmez, bunlar karşılanmadığı taktirde, suç yine erkeğe patlar. erkek, bir kadını hayatına aldıktan sonra, onu mutlu ve mesut etmek, ihtiyaçlarını karşılamak, eli üstünde tutmak, hayatının merkezine bağlamak, regl öncesi coşan hormonları kontrol altına almak, onun haberi olmadan sıçmaya bile gitmeyecek şekilde kadın tarafından programlanmak ister. kadin her daim bitmek tükenmek bilmeyen isteklerini sıralar ve saçmalar, ola ki erkek "seni seviyorum" derse, kadın "ne kadar?" der, aslında bu söz bile olayı betimlemeye yetiyor.
evlilik sonrası, aşkın bitip, sevgi denen şeye (veya o ne ise ? kimi sevgi diyor, kimi alışkanlık ) yerini bırakmaya başladıktan sonra, erkek kafasında muhasebeye girişir, önüne kağıt kalemi koyup, evliliğin kendisine olan getirilerini ve götürülerini yazmaya başladığı an gerçek su gibi ortaya çıkar. genellikle bir erkeğin kadından beklediği şeyler veya istekler toplasanız beş'i on'u geçmez, bunlarında zaten ancak yarısı karşılanır, lakin kadının isteklerinin bittiği neredeyse görülmez, isteklerden kastım sadece maddi istekler değildir, yukarıda belirtmiştim hatırlatmakta fayda var. isteklerin karşılanması olayını abarttığımı düşünenler için, eğer bir kadın işini kaybederse eve, evine katkı sağlayamaz duruma gelirse, erkek kadını kanatlarının altına alır, ama erkek işini kaybedip evde oturmaya başlar ve aylarca iş bulamazsa, kadınların ne yaptığını gözlemlemeniz yetecektir. bu olayada maddi ağırlıklı bakmamaya çalışıyorum lakin, evlenme niyeti ile tutuşan kızların, iyi ve dürüst bir adamla karşılaştıklarında, eğer adamın parası ve işi yoksa aşk ve sevgiyi bir anda bitirip, iki üç ay sonra işi ve parası olan başka birisine, aşk ve sevgi benim için birinci öncelikli kavramdır zırvalarına gerçekten dayanamıyorum. sonuç olarak evlilik, erkeğin hayatından baya bir şeyler götüren bir hadisedir.
yazıyı alt sırada yer alan kezbanın sözleri ile bitirelim
maddi durumu iyi evi ve arabasi olan
evlilik isteyen, ilerde
cocuklari olursa ozel okulda okutabilecek kadar
maddi durumu iyi, müslüman
inançlı, ve sadık...
kezban hunter